İstanbul'un belli belirsiz bir hüznü var
sanki hep mutlu gibi ama bir yandan da
baktığın zaman sokaklarına , caddelerine
ne aşklar ne hayatlar ne hatıralar gelip geçiyor insanın gözleri önünden bir anı şeridi gibi
galataya çıkan o yokuş mesela ne duygular canlandırır insanın içinde ya da üsküdarda bir elinde çay diğerinde simit tüm asaletiyle karşında kız kulesi , o an istanbulun sesini duyarsın işte
bazen bir sokak çalgıcısıdır
bazen bir martı
ama hep aynıdır istanbuldur aslında sana seslenen
seni tüm benliğiyle içine alıp
belki de o hüzne seni de dahil etmek isteyen istanbuldur o
bazı bazı dem tuttuğunda gülhane parkındaki o ceviz ağacının yaprakları
orda anlarsın istanbul'un hüznünü
beylerbeyinin yanında boğazı seyrederken hissedersin içinde o tarihin mısralarını her zerresiyle, karşıya baktınmı o muhteşem ışıklarıyla çırağan karşılar seni ve biraz beride köprünün hemen yanında tüm heybetiyle ortaköy camii istanbulu yaşatır sana ve ansızın bir ışık olup adeta bir kayan yıldızmış gibi kaybolur tüm o hisler gökyüzünde.
Ve elindeki çayın bitmek üzeredir artık simidin kalanını martılarla paylaşır . Çayından son yudumunu alır , eve dönme vaktinin geldiğini anlarsın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder