13 Mart 2022 Pazar

Bir yaz akşamı denize nazır ve dostlarla.

seni o kadar çok özledim ki 
inan bana 
inanabileceğin herşeyden daha çok özledim
,yani, özlemişim .
bende emin değildim
çünkü ,yaptığın, sana olan sinirim engelliyordu sanki herşeyden öte o güzel dostluğumuzun bendeki izlerini.
Evet affettim seni,
ama bu geri dön demek değil.
Hoş, ne ben senden bir özür beklerim artık ne de dönsen bile eskisi gibi olurum senle.
Olmak istesem bile olamam ki zaten.
Neyse , emin değildim demiştim ya,
seni affetmediğimdenmiş , hala sana sinirli oluşumdanmış 
bu arada seni sana sevgimden değil, bende izin kalmasın ,sana sinirim arada gelip fikrimi , bazı bazı da olsa zikrimi meşgul etmesin , dost meclisinde de olsa artık adın geçmesin , 
kısacası geçmişte yaşanan güzel bir hatıra olarak kalasın diye bu affedişim.
Ha ama bir de bildiğim birşey var
Zeki Müren'in dediği gibi " Elbet , bir gün buluşacağız." ve işte o gün öylece durup bakışacağız , biliyorum.
Korkarak, utanarak bakacaksın gözlerimin içine ve tüm o yakıp yıktıkların gelecek gözlerinin önüne .
İşte o zaman anlayacaksın ,
fakat anlasan da belki saçlarımıza ak düşmüş, 
belki farklı dünyalarda , farklı rüyalarda
kim bilir,  belki yine eskisi gibi olacağız. 
 (burdan bakınca imkanı olmasa da) 
Ama her şekilde herşey için çok geç olacak ...

Ve adın geçtiyse aylar sonra yine bir dost meclisinde, tüm bunlar yayıldıysa dudaklarımdan hoş bir ahenk ile

şimdiki şarkı bu geceden sana, tüm yaşadıklarımıza ve gerçek dostlara ... 

Martılar ağlardı çöplüklerde
...

14/03/2022

10 Mart 2022 Perşembe

sinirli ve hüzünlü bir anda, değmeyecek birine ithaf edilen anlamsız satırlar. Ama asıl başlık "O artık sadece ..."

Eskiden sana diye yazardım lan buraya,
şimdi senin gidişine bile yazacak şey bulamıyorum.
Aslında inanmıyorum da. 

Giden de sen değildin ki lan ben seni bıraktım doğru ya. 
İyi ki de bıraktım mı diyeyim şimdi, hayır hayır. 
Sen beni, seni bırakmaya mecbur bıraktın. 

BENİ MECBUR BIRAKTIN! 

Ve bu yaptığın, nice kahpeliklere bedeldi biliyor musun? 

Evet evet biliyosun, sormam hata.
Ne yaptığının en çok sen farkındasın. 

Sen , beni yüz üstü bıraktın. 

Ne de aptalsın lan , üzüldüm o eski sevdiğim sen adına.
Ama bak yine bişey öğrettin bana , insanlara olan sevgi bir anda çöpe atılıp herşeyden vazgeçilebiliyormuş.
Ulan sen nasıl koca bir yalandan ibaret oldun ya?
Sen o çok temiz sandığım , güzel dediğim kalbinde nasıl böyle bi iğrençlik barındırabildin ya? 

Bana neden gelip seni istemiyorum demedin?
Neden beni aldatmayı seçtin ki?
Senden sonra kimseyi o eskisi 
,seni sevdiğim, gibi sevememeyi neden layık gördün ki bana? 

ben sana ne yaptım diye haykırmıyorum 

sadece soruyorum, neden?

o başkasını daha çok seviyorsun diye mi
ya da beni sevmiyorsun diye mi ?
Bunları geçtim .
en hafif tabirlerden biriyle soruyorum sana 

sen kaşar mısın? 

Neden bi gün beni isteyip başka gün sevmiyormuş gibi yaptın,
gidip başkasıyla sarmaş dolaş yattığın resimden mi öğrenmeliydim kafanda beni ,bizi,
bitirdiğini ? 

senden nefret bile edemiyorum biliyomusun 
sadece yüzüne haykırmak istiyorum tüm hissettirdiklerini ve tek dileğim yaşattığını en yakın zamanda yaşamana şahit olmak
ha ama merak etme kudurmuyorum da öyle sandığın gibi 
umrumda değilsin 
dikkatsiz davranıp bir yerini çarparsın yaranın izi kalır ve arada izi gördüğünde keşke dikkat etseydim dersin ve sonra yine unutursun ya heh işte sen o izsin sadece hatta o izler senden daha değerli biliyor musun.

Benim için; 
bir ölüden farksız 
bir eşyadan cansız 
bir camdan daha renksiz
bir duvardan daha sessiz 
ve yoktan farksızsın yoksun
hoş, olmaman umrumda bile değil farkında bile değilim sensizliğin
gördüğüm ve unuttuğum bi rüya gibisin
sana son dediğim gibi hepsi için teşekkür ederim ama buraya kadarmış.
ne kadar güzel de sevsem,
doğru düzgün bir özürden sonra dost kalmaya hazır olsam bile şu iki aydır.
artık öyle bir şansın da yok 
haydi anam başka kapıya derim bundan sonra 
bu arada teşekkürler yine
mutluysan 
seviyosan
sezen aksunun dediği gibi

benim yerime de sev 
bekletme hayatı 
bu kadarına razıysan yaşa gitsin , 

ve benim için yas tut, 
ben olmayacağım artık 
sevemeyeceğim seni sevdiğim gibi ve dokunamayacağım kimseye o hayalimdeki sana dokunduğum gibi ve öpemeyeceğim birdaha kimsenin ,bal, dudaklarını çünkü birdaha hiçbir dudak bana bal olmayacak.
kendine nasıl bakarsan bak ,
kalbimin kırıkları yürüdüğün yollarda ayaklarını kessin ve ahım yıllar boyu seninle dolaşsın 
bu da sana ettiğim son duam ,bedduam, olsun 


04/02/2022

Alıştım (büyüdüm)

Sonu olmayan bir yalnızlığı senin mutluluğun için kabullendim , zaten kabullenmeseydim de aynı kalacaktı . 
Herneyse , ne kaldı şimdi geriye onca güzel hatıradan.
 Çok garip değil mi insanların ağladıkları anları gülerek ; güldükleri o en mutlu anları ağlayarak anlatması.

Birde içlerinde benim gibi istisnalar var. Hiçkimseye birşey anlatmayan, belkide anlatacak kimsesi olmayan yalnız mahluklar. 

Diğerleri napıyor bilemem fakat ben artık tekrar tekrar pes etmektense . 
Seni unutmaya, kalbimdeki o hiç sönmez dediğim yangından kalan son közleri sana rağmen -belki de senin yüzünden söndürmeye çalışıyorum. 
Ve çok yakında söndüreceğim.

14.12.2020

7 Mart 2022 Pazartesi

İnsan yalnız mıdır? yoksa yalnızlık sadece tanrının mıdır ? ama tüm bunlardan alakasız, ben ne durumdayım:

 İnsan çoğu zaman şu uçsuz bucaksız evrende milyonlarca kendine benzeyen türdeşi olmasına rağmen onca canlı arasında aslında sadece tek başına , yalnız olan bir canlıdan ibaret gibi geliyor bana şu sıralar.

Dert dediğimiz çoğu bir süre sonra saçma gelecek bazısı hiç değmeyecek ve bazısı da unutulup gidecek olan basit yaşantılarımız arasında sanki bir bataklıktaymışçasına dibe doğru ilerlemekteyiz gibi geliyor işte şu sıra . 


Artık karanlığın ardından elbet güneş doğar demeyi de yakıştıramıyorum kendime, 

onun yerine güneş de elbet batacak demeyi yeğliyorum şu aralar 


bazen kızıyorum da kendime sanki tüm bunları ben yapmamışımcasına 

bazen de sorguluyorum elbet olduğum yeri gideceğim yeri ve hissettiklerimi 

ama yollar yine buraya ,

tarihin bu henüz tozlanmamış , yıpranmamış, masum sayfalarına yazılan , ileride çoğu anlamsız ve saçma gelecek yazılara çıkıyor 


ama yine de yazmaya devam ediyorum fütursuzca ,

çünkü geleceğe dair kaybedemediğim şu anlamsız inancım beni her daim yaşama sürüklüyor ve belki de çoğu şeyi anlamlı kılıyor 


içimde kelimelerle ifade edemediğim onca burukluk ve onca duygu var ki bu karmaşıklığın içerisinde bende kayboluyorum zaman zaman

ve şimdi o zamanlardan birine noktayı koyma vakti 

yada kim bilir belki de 3 nokta koyarım 

. ...


07/09/2021 

benim gözümden az da olsa ''İstanbul'u yaşamak (hissetmek) ''

İstanbul'un belli belirsiz bir hüznü var

sanki hep mutlu gibi ama bir yandan da 

baktığın zaman sokaklarına , caddelerine

ne aşklar ne hayatlar ne hatıralar gelip geçiyor insanın gözleri önünden bir anı şeridi gibi 

galataya çıkan o yokuş mesela ne duygular canlandırır insanın içinde  ya da üsküdarda bir elinde çay diğerinde simit tüm asaletiyle karşında kız kulesi , o an istanbulun sesini duyarsın işte

bazen bir sokak çalgıcısıdır 

bazen bir martı 

ama hep aynıdır istanbuldur aslında sana seslenen

seni tüm benliğiyle içine alıp 

belki de o hüzne seni de dahil etmek isteyen istanbuldur o 

bazı bazı dem tuttuğunda gülhane parkındaki o ceviz ağacının yaprakları 

orda anlarsın istanbul'un hüznünü

beylerbeyinin yanında boğazı seyrederken hissedersin içinde o tarihin mısralarını her zerresiyle, karşıya baktınmı o muhteşem ışıklarıyla çırağan karşılar seni ve biraz beride köprünün hemen yanında tüm heybetiyle ortaköy camii istanbulu yaşatır sana ve ansızın bir ışık olup adeta bir kayan yıldızmış gibi kaybolur tüm o hisler gökyüzünde.

 Ve elindeki çayın bitmek üzeredir artık simidin kalanını martılarla paylaşır . Çayından son yudumunu alır , eve dönme vaktinin geldiğini anlarsın.


Hayata ve sevgiye dair

 delicesine severken utanıp seviyorum ulan seni diye haykırmadığımızdan

sevilmediğimizi gördüğümüzde de utanmadan hiç olmayacak insanların yanında içimizde biriken o unutamadığımız sevgiyi dışa vurup ağlıyoruz ilk başta

sonralarda doğru insanların yanında ağlamayı öğreniyoruz fakat bu sefer de içimizde biriktirdiğimiz o sevgi bir çığ haline gelip bizi eziyor altında 

ve şimdi üçüncü defaya hazırlıyorum kendimi

utanmadan seviyorum ulan diye haykırıp bittiğinde de yanlış insanlarla ağlamamak üzere veya bitmemek üzere sevmeye hazırlıyorum kendimi

belki de birdaha hiç sevmemeye , sevememeye.

Yahut olmazsa herhangi bir mucize 

hep olduğu gibi görünen köy kılavuz istemeyecek ve bende bu karmaşık duygu seli içerisinde boğulup gidenler kervanında kendime bir yer edineceğim 

kim bilir belki de yine delicesine sevip bu seferde hiç olmadık insanların yanında haykıracağım sevgimi .

Şimdi ise bu bilinmezliklerden sıyrılıp uzaklara doğru yol alıyorum , kendime bir hedef yeni bir yol ve bir mesken bulmaya gidiyorum

hoş kal , hoşça kal,  hep sev ,sevil

ağlamak istiyorsan ağla yada gülmek istiyorsan en çok sen gül.

Ve son olarak,

insanlara takılma , çünkü hayat ufak tefek engellere takılamayacağımız kadar kısa ve hali hazırda etrafımızda onlarca dert tasa ve engel varken sana dediğim icat çıkartma değil "işini daha da zorlaştırma" .

işte ben bu yolu alırken sende bu yazı nereden nereye geldi vaaov tarzı düşüncelere kapılmaya başlamışken. Buradan sessiz soluksuz , sana veda etmemiş gibi uzaklaşıyorum aynı ölüyormuşçasına, çünkü en güzel ayrılıklar vedasız olanlarıdır , çünkü ölüm de vedasız ayrılıkların en güzeli en acısıdır. Bu yaptığım , aynı ölüm gibi sende kalmasını istediğim bir iz ...

12/12/2021

Belki de

Seni kalbimden söküp atalı aylar olmasına rağmen,
hala daha bazı bazı hüznün kokusu geliyor burnuma.

Öyle bir koku ki bu : 
Sanki hiç sevmemiş ,
seni hissetmemiş,
hiç sen olmamış gibi 
öyle ya , belki de hiç sen olamamış ,
seni hiç anlamamışımdır

belki de, ben sana delilerce vurgunken beni aldatışındandır hepsi.

kim bilir

herneyse
ne güzel söylemiş işte insan derdine kadar koyarmış ya rakıyı 

belki benim acım da senin sevgin kadardır ondan böyle seyrek uğruyorsundur satırlarıma
ondan sanki  bir sen varmış , bir sen yokmuş gibi düşündürüyorumdur.

kim bilir işte 

kim bilebilir ki bende açtığın yaranın çaresini
hangi tabip bulmuş ki zaten ,şimdiye kadar, aşkın merhemini
işte insan da derdine kadar koyuyor rakıyı 
derdine kadar sarhoş oluyor
fazlasını da zaten hoş bir meltem alıp götürüyor sonsuz maviliğe 
ve birden yalan karışıyor tüm o rengarenk hayaller ve güzel sözlere.
hani dünya düz değildi ?
elbette o maviliğin de bir sonu var diyorum yani 

nerede kalmıştık
sensizliği geçtim sensizliğin hasretini de çeker oldum artık 
öyle kızgınım ki sana 
tek bir an olsun sensiz düşünmezken
şimdi sana bir dakika tahammülüm yok .
öyle kızgınım ki sana 
bitmek tükenmek bilmiyor ,
onu da bırak
beni içten içe yiyip bitiriyor bu öfke
öyle kızgın öyle kırgınım işte ya 

ama biliyorum 
sensiz geçen aylar gibi bu öfke de geçip gidecek hatta senden eser kalmayacak 
ne fikrimde , ne zikrimde 
ama yıllar sonra
bir hazan sabahı uyandığımda
radyodaki şarkıda,
uçan martılarda ,
sahile vuran o dalgalarda,
dilime takılan o eski parçada ,
ve daha nicesinde 
seni bana hatırlatan birşeyler olacak 

ve biliyorum ,hayat bizi bir kere daha karşılaştıracak 
bir kere daha yüz yüze bakacak , ve birbirimize konuşacağız
işte o zaman 
bizi hiç düşünmeden harcaman
beni bir çocuk gibi aldatman
ve seviyormuş gibi yapmana karşın 
sana tek bir sorum olacak 

neden ? 

sanki hiç yaşamamış gibiyim şimdi 
gözlerin gözlerimin önünde
saçların parmaklarımın arasında 
dudakların dudaklarımda sanki 
ve sana değmeyecek olsa bile bu satırlar da burada kahpeliğine dair son hatıra 
son .
.
.
.
ve bitti artık ,
özgürüm eskisi gibi,
eskisi gibi bakabiliyorum dünyaya 
korkusuz ve dimdik ayakta
kırılmıyorum da öyle ota boka
sanırım iyileşiyorum ya
ama öfkem bir türlü geçmiyor ...

07/02/2022 

ufak not

 Aradan geçen iki yıldan sonra burada böyle bir yer olduğu aklıma geldi ve biriktirdiklerimden birkaç bişey yazıp yavaşça geldiğim gibi gideceğim ...

birdaha ne zaman gelirim bilinmez.

Evrensel

 Evren dediğime de bakma .

Dünya için diyorum , memleketçilik her zaman tutma olasılığı en yüksek taktik ...